top of page
  • Yazarın fotoğrafıÖmer Muhtar Bozdemir

JOHANNESBURG

Güncelleme tarihi: 11 Kas 2020




Güney Afrika seyahati ilk yurt dışı seyahatim olduğu için bende her zaman çok önemli bir yere sahip olacak. Öncelikle en baştan söyleyeyim Johannesburg güvenli bir şehir değildir. Bu yüzden de çok tecrübeli bir gezgin değilseniz tavsiye etmiyorum. Benim gitmiş olmamın nedeni , burada yaşayan bir arkadaşımın davetidir. Yani evi arabası olan ve sizi gezdirecek bir arkadaşınız varsa dünyanın her yerine çok kolay ve ucuza seyahat edebilirsiniz. Daha sonra buradan Cape Town’a seyahat ettik ve bunu da Cape Town sayfasında sizlerle paylaşacağım.

Vize Uygulaması :

Güney Afrika’da bizim için kapıda vize uygulaması var arkadaşlar. Süresi 1 ay ve ücretsiz. Yani çok basit , pasaport kontrolden geçerken damga vurup gönderiyorlar. Yani pek de vize değil gibi. Vizesiz bir ülkeye giriyormuşsunuz gibi. Siz yine de her zamanki gibi otel rezervasyonunuzu ve dönüş uçak bileti çıktısını hazırda bulundurun. Ne olur ne olmaz.

Ulaşım :


Thy ile istanbul’dan Johannesburg’a direk olarak uçuşlar mevcut arkadaşlar , fakat biraz pahalı oluyor. Ben 2017’nin ekim ayında Saudi Airlines ile Cidde aktarmalı olarak 1650 Tl civarı vermiştim gidiş dönüş için. Hiçbir problem yaşamadım ama tabii bir Thy olamaz. Bunun dışında Cidde’deki havalimanı çok kötüydü. İçerisi çok soğuk olmakla birlikte 2 dk’da bir arapça yapılan anonslar benim için biraz rahatsız ediciydi açıkçası ama çok da mühim değil. Her neyse , direk uçarsanız aşağı yukarı bir 10 saatlik uçuştan sonra Johannesburg’daki O. R. Tambo Havalimanı’na ulaşabilirsiniz.

Ne zaman Gidilir ?

Güney Afrika’daki mevsimler bizimkiyle tam olarak ters olduğu için oradaki yaz mevsimi bizim kış mevsimine denk geliyor. Zaten yaz mevsimi çok sıcak olduğundan tavsiyem kesinlikle ekim-kasım ya da mart ayı falan gitmenizdir. Ama ekim-kasım daha uygundur. Tabi Güney Afrika genel olarak müzelerden ziyade turları ile meşhurdur. Yani mesela safari turu , köpek balığı izleme dalışı , balina , penguen , fok vs. izlemek için çeşitli turlar mevcut. Bunun için bağlayıcı olan şey bu hayvanların hangi mevsimlerde daha çok ortalığa çıktığıdır. Yani gittiğinizde hiçbir şey görmeden gelmek istemezseniz , planınızı buna göre yapmalısınız.


Johannesburg Hakkında :


Johannesburg hakkında her yerde bulabileceğiniz klasik bilgileri çok hızlı geçmek hatta atlamak istiyorum. Bunları zaten wikipedia’dan da okuyabilirsiniz. Ülkenin en kalabalık şehri vs. Benim dikkatimi çeken ise farklı şeyler. Mesela ilk göze çarpan şey her yerde İngiliz tarzı mimarinin olması. İngilizlerin buraya kendi mimarilerini yansıtmış olması. Birçok yerde golf sahası görebiliyor olmanız. Bunun dışında şehir en geniş alana yayılmış şehir olsa gerek. Çoğunluk müstakil evlerden oluşuyor ve nereden bakarsanız tamamen yeşilliklerin içinde bir şehir göreceksiniz. Ben Johannesburg’un güney tarafında kalan Mulbarton isimli bir bölgede kaldım ve burası beyazların yaşadığı bir bölge idi. Genel olarak siyahların ve beyazların yaşadığı bölgeler farklı. Muazzam bir gelir dengesizliği bulunmakta. Beyazların yaşadığı bazı bölgelere gidince istanbul’da dahi böyle yerlerin olmadığını düşündüm. Şatolardan oluşan bir mahalle , muazzam düzenli ve mor yapraklı jakaranda ağaçlarıyla donatılmış sokaklar bir masal diyarı gibi gelebiliyor. O zamanlar blog sayfası yazma fikrim olmadığı için pek foto çekmedim. Genelde çektiğim fotolar içinde kendimin de olduğu anı fotoları , ne de olsa diğerlerini google’dan da bulabiliyoruz. Tabi şimdi blog yazmaya başlayınca bir keşke demeden edemiyorum.





Ekonomi :

Seyahat ederkenki önceliklerimizden biri ekonomidir arkadaşlar. Hepimiz gitmek istediğimiz yerdeki konaklama , müze , market ve ulaşım vs. için ne kadar para harcamamız gerektiğini önceden öğrenmek isteriz elbet. Öncelikle otel fiyatları Türkiye ile aynı. Toplu taşımayı güvenlik nedenlerinden dolayı hiç kullanmadım. Benzin buradan daha ucuzdu. Market fiyatları ise biraz farklı. Mesela alkol ve et Türkiye’den çok daha ucuzdu fakat sebze meyve buradan daha pahalıydı. Kaldı ki 2017 ekiminde 1 TL 3,80 Rand civarı idi. Şimdi ise 9 Eylül 2020 itibarı ile 1 TL 2,2 Rand görünüyor. Elimde halen sakladığım bazı alışveriş fişleri , tur fişleri vs. bulunduğundan sizlerle paylaşacağım. Maalesef hırsızlık çok yaygın olduğu için evlerin hepsi gelişmiş güvenlik sistemleri ile donatılmış durumda. Ayrıca elektrik , su , doğal gaz ve internet gerçekten çok pahalı. Elektrik olayı biraz tuhaf. Marketlerden sayacınızı doldurup kullanabiliyorsunuz. Yani arkadaşınıza git bakkaldan yarım kilo elektrik al gel şakasını yapabilirsiniz.


Yaşam stili :

Bu başlık gerekli miydi bilmiyorum ancak paylaşmak istedim. Johannesburg’da yüksek katlı binaların bulunduğu şehir merkezinde Maboneng adında bir bölge var. Bu bölge kısmen biraz daha güvenli gibi. Ayrıca burada barlar sokağı da mevcut. Bir akşam burada bir hostelde kalabilirsiniz , eğlenceli bir ortamı var. Ama yine de insan korkmadan edemiyor. Kendim de İstanbul’da turizmle ilgilendiğim için gözüme çarpan bir şey , Güney Afrika’da yaşayan insanların çoğu vücut çalışıyor. Bunun nedeni de vakitlerini genellikle evlerinde yani kapalı alanda geçirmeleri. Beyazların yaşamı Avrupada'kine çok benziyor. Mesela Pazar günü her şey 15:00-16:00 gibi kapanıyor ve zınk diye kalabiliyorsunuz. Evde sıkıntıdan patlarsınız yani. Beyazlar zaten toplu taşıma kullanmıyor. Sokakta yürümüyorlar. Yürümek için çok ısrar ettiğim için Klipriviersberg Park’ına gitmiştik. Yani yürüyüş için de aracınızla bir yere gidip daha sonra yürüyebiliyorsunuz. Bunun dışında geceleri birkaç bara gittik. Güzel yerler tabii ama İstanbul’daki gibi öyle sokakların cıvıl cıvıl olması durumu söz konusu değil. Herkes aracıyla mekana gelip içeride kalıyor. Genç beyazların çoğu mutsuzlar ve ülkede gelecek görmüyorlar , Avrupa’ya yerleşmeyi hedefliyorlar.



Apartheid Müzesi :


İlk durağımız Apartheid Müzesi arkadaşlar. apartheid kelimesi ırkçılık ya da ırk ayrımcılığı anlamına gelse de , esasında bunun sistemli hale getirilmesine verilen addır. Güney Afrika ile özdeşleşmiştir. Yani dünyanın diğer bölgelerinde yapılan ırkçılığa ve ayrımcılığa apartheid denmez. Daha sonra apartheid rejimi karşıtı siyahların silahlanması ve beyazlara saldırması ile iç karşılık çıkmış ve sonunda Nelson Mandela gelip bu iki kesimi barıştırmış , apartheid yönetimi sona ermiş , ülkede birlik sağlanmış. Nelson Mandela ismini tüm dünyada duyabilirsiniz. Johannesburg’a kadar gelip apartheid müzesine gitmedim demek olmaz. Bu yüzden ilk durağımız apartheid müzesi oluyor. Giriş ücreti kişi başı 85 Rand idi. Şimdi ise 100 Rand olmuş. Apartheid müzesinde görebileceğiniz şeyler sadece ve sadece bu olaylarla bağıntılı siyasi materyaller. Mesela Nelson Mandela’nın aracı , hakkında bir takım videolar , apartheid dönemi hakkında bilgilendirme ve bol bol yazı. Netice bizim gibi Türkiye’de fevkalade müzelere ve tarihi eserlere sahip olanlar için bu tarz müzeler manevi bir anlam ifade etmekten öte değildir. Güney Afrika’daki müzeler genel olarak iyi değildir arkadaşlar. Apartheid Müzesi ziyaret bilgilerini şu linki kopyalayarak ulaşabilirsiniz ; https://www.apartheidmuseum.org/about-the-museum/visitor-information

Gold Reef City :

Gold Reef City Apartheid Müzesi’nin hemen yanında , içinde bir de gazino bulunan bir eğlence parkı. Yani roller coaster’ların falan bulunduğu bir park. Bu yüzden buraya müzeden yürüyerek geçebilirsiniz. Ya da daha sonra sightseeing bus turunda da bahsedeceğim.

Soweto :

Soweto açılımı South Western Township’tir arkadaşlar. Yani şehrin güney batı bölgesi anlamına gelir. Bu bölge tamamen tenekeden yapılmış evlerden oluşan bir bölge. Fakirliği ile ün yapmış bir yer ve buraya özel aracınızla ya da turlarla gidebilirsiniz. Buraya giderseniz orada yaşayan insanlara yardımda bulunabilirsiniz.

Sightseeing Bus :


Arkadaşlar bu otobüs gezi turu olan bir Hope-on Hope-off turdur. Yani bizim İstanbul’da ve dünyanın birçok yerinde bulunan Big Bus turlar burada bulunmadığı için yerini Sightseeing Bus almış. Lakin Big Bus turlar genelde ortalama 40-50 euro arası iken , Güney Afrikada’ki sightseeing bus’lar oldukça uygun. Şuan 1 günlük Johannesburg Turu 180 Rand. Bu yüzden kesinlikle yapılmalı. Esasında kısa bir tur ve toplamda 13 durak olması lazım. Ancak sizi popüler yerlere götüreceği için arada bir inip , yürüyüş yapıp ve civarda vakit geçirdikten sonra tekrar bir sonraki otobüse binip devam etmek gerekir.

Rosebank : Başlangıç yeriniz Rosebank Mall olacak arkadaşlar. Burası şehrin en merkezinde güzel bir alışveriş merkezi , bence burayı bir gezin.

Zoo Lake : Hayvanat bahçesinin yanındaki göl ikinci durağımız. Ben burada inip gölün etrafında yürüyerek tam tur yapmıştım. Çok gerekli değil. Ama burada inerseniz 3. Durak olan hayvanat bahçesine de yürüyerek gidersiniz.

Johannesburg Zoo : 3. Durağımız Johannesburg hayvanat bahçesi. Ben daha önce hiç hayvanat bahçesinde bulunmamıştım. Çok beğendim diyebilirim. Ama kıyas yapabileceğim bir yer yok tabii ki. 2 saat içerisinde bitirebilirsiniz. Giriş ücreti 100 Rand.

Military Museum(Askeri Müze ) : Askeri müzeyi gerekli görmediğim için zaman kaybetmek istemedim. Bunun sebebi askeri müzeleri sevmemem değil , aksine bu müzenin çok ziyaret edilmesi gereken bir yer olmaması. Yoksa İstanbul’da Harbiye’deki askeri liseyi 5 kere gezmişimdir.

Constitution Hill ( Anayasa Meydanı ) : Bir sonraki durak anayasa meydanı arkadaşlar. Burası bir tepe noktası. İçerisinde bol bol heykel ve bazı açıklamalar mevcut. Bunun yanında şehrin manzarası buradan gayet güzel. Biraz dinlenip sağa sola bakmak için ideal bir yer.

Mining District : Daha sonra maden bölgesi var arkadaşlar. Johannesburg şehri maden ocaklarıyla ünlüdür. Yanılmıyorsam elmasları da meşhurmuş. Burada durup maden ocaklarını inceleyebilirsiniz.

Carlton Center : Burası yine şehir merkezinde bulunanan çok yüksek katlı bir iş merkezi. Burada binanın en üst noktasına çıkıp şehri seyredebilirsiniz.

Daha sonraki duraklar da sırasıyla James Hall Taşımacılık Müzesi , Gold Reef Gazino , Apartheid Müzesi , Bira Fabrikası , Origins Center ve Braamfontein.

Not : bu duraklar hakkında açıklama yapmadım çünkü Apartheid Müzesi ve Gold Reef City’den daha önce bahsetmekle birlikte diğer yerler de görülmese de olur.

Sandton :


Görmeye değer bir diğer bölge ise Sandton Bölgesidir. Bu bölge Johannesburg’un kuzeyinde bulunan yüksek katlı binalar ve alışveriş merkezlerinden oluşan bir bölge. Diğer yerlerin aksine burası güvenli bir yer. Nelson Mandela Meydanı’nda vakit geçirebilirsiniz ya da Sandton City isimli süper lüks alışveriş merkezini ziyaret edebilirsiniz. Bence Zorlu Center ve İstinye Park gibi alışveriş merkezlerinden daha klas bir yer. Bu bölgede bir şeyler yenebilir ve kısa bir süre zaman geçirilebilir.

Nizamiye Camii :


Eğer Sandton’a kadar gitmişseniz , aracınızla 20 dk daha giderek Nizamiye Camii’ni ziyaret edebilirsiniz. Nizamiye camii yakın bir tarihte(2012) inşa edilmiş olup , büyük bir külliyedir. Galiba bizim Süleymaniye Camii’nin çakmasını yapmışlar. Etrafında da bol bol kebapçı dükkanları falan var. İçerisinde İstanbul’daki yapıların maketleri var. Bu yer çok ilginç geldi bana. Johannesburg’da böyle bir yer göreceğimi hiç düşünmüyordum.

YEME İÇME :



Geldik asıl meseleye. Biz türkler için yeme içme son derece önemlidir. Kaldı ki dünyanın en iyi mutfaklarından birine sahibiz. Bir çok ülkede aç kalabiliyoruz. Ben seyahatin neredeyse tamamında evde kaldığım için , genelde marketten alışveriş yapıp evde yedim. Ama daha sonraki seyahatlerimde bol bol restoran önerisi olacak. Öncelikle Güney Afrika’da braai çok yaygın. Birkaç farklı çeşit etin bir arada mangalda pişirilmesine braai diyorlar. Yani kısaca bizdeki mangal. Marketlerde sebze meyve fiyatları oldukça yüksek iken et fiyatları çok uygun. Bizde kilosu 100-120 TL olan kuzu pirzola orada en iyi markette 35-45 TL idi. Alkol ucuz arkadaşlar ama şişeler biraz farklı. Mesela 35’lik ve 75’lik var. Bizde 70’lik şişeler varken buradakiler 75’lik. Galiba buraya özel olarak böyle üretiyorlar.Yerel şarapları denenebilir ve Amarula isimli içkileri de çok güzel. Bunun yanında buraya özel demişken , arkadaşımda ve ailesinde Toyota Fortuner model araç vardı. Sokakti araçların da belki yarısına yakını bu model. Ama Türkiye’de böyle bir aracın satışı yok. Demek ki bu araçları da Güney Afrika’ya özel üretiyorlar. Yani bu ülkede böyle ilginç olaylar söz konusu. Bu arada trafik de soldan akıyor. Restoranları Kuzey Avrupa ülkeleri gibi kötü değil arkadaşlar. Öncelikle Mc Donalds’lar güzel , aşağı yukarı bizle aynı fiyat. Ocean Basket isimli deniz ürünleri ağırlıklı restoran zinciri çok yaygın. Buralarda balık ve suşi güzel ve de uygun. Parkhurst’taki 14. Caddede bulunan Hudson’s Burger Joint çok güzel bir mekan. Burgerleri fevkalade. Ayrıca bu cadde yürüyüş yapmak için uygun , güzel dükkanlar ve restoranlarla dolu. Sandton’da Nelson Mandela Meydanı’nda Trump Grillhouse and Butchery denenebilir.

ALIŞVERİŞ :


Johannesburg’da alışveriş genel olarak pahalı arkadaşlar. Mesela herhangi bir giyim mağazasında fiyatların Türkiye’den 3-4 kat daha fazla olduğunu rahatlıkla göreceksiniz. Teknolojik aletlerin fiyatı aşağı yukarı bizdekiyle aynı. Seyahat dönüşü hediyelik eşya almak isterseniz Rosebank’ta Craft Market dedikleri hediyelik eşya dükkanları mevcut. Burada fiyatların yüksek olduğunu söyleyebilirim. Ürünlerin ise neredeyse hepsi hayvan figürleri. Yani muhtemelen aslan , kaplan , bufalo , filli bir şeyler alacaksınız.

SAFARİ

Safariyi ayrı bir sayfada değerlendirmek istemedim arkadaşlar. Güney Afrika’daki en meşhur safari bölgesi Kruger Milli Parkı’dır. Johannesburg merkezden araçla yaklaşık 5 saatte ulaşılır. Burası çok büyük bir parktır ve burada en az 5-6 gün geçirmek gerekir. Ben ise Pilanesberg Milli Parkı’na gittim.






Pilanesberg Milli Parkı :


Ben Kruger yerine Pilanesberg’i seçtim. Bunun sebebi ; Pilanesberg Milli Parkı'nın Johanneburg merkezinden araçla yaklaşık 3 buçuk saat olması , daha küçük bir alana sahip olması neticesinde 2 günün yeterli olması ve ziyaret etmek istediğim Sterkfontein Mağarası'nın Johennesburg ve Pilanesberg’in tam ortasında bulunması. Pilanesberg Milli Parkı’nda 1 gece kalıp 2 defa da game reserve denen turlara katıldım. Öncelikle kaldığım yer Manyane Resort adında bir yerdi. Burada dilerseniz safari çadırı dedikleri çadırlarda kalabilirsiniz. Katılmak istediğiniz safari turları ise sabah çok erken saatte ya da akşam üstü yapılıyor. Bunun sebebi vahşi hayvanların sıcak olan saatlerde dinlenmesi ve serin olan zamanlarda ortalığa çıkması. Tabi yazın ortasında dahi olsa mutlaka çok kalın bir montunuz olmalı. Yoksa soğuktan gerçekten donabilirsiniz. Dilerseniz kendi aracınızla da tur yapabilirsiniz. Ancak dediğim gibi gün içinde sıcak havadan dolayı pek başarılı bir tur olmuyor. Öncelikle 2 kişi ve bir araç için kendi başımıza serbest dolaşacağımız tur için 230 Rand giriş ücreti ödedik. Otel için bir gecelik muhtemelen 800-1000 Rand arası ödedik. Daha sonra Kruger’de safari yapan arkadaşlarla bir istişare yaptık ve onlar da Pilanesberg’in Kruger’den çok daha iyi bir seçim olduğunu belirttiler.

Sterkfontein Mağarası :


Bu mağara Pilanesberg’den dönüşte yol üzerindedir. Bu yüzden kolaylıkla ziyaret edebilirsiniz. Rehber eşliğinde grup şeklinde gezebileceğiniz bu mağarada 2 milyon yıl öncesinden insan iskeletini inceleyebilirsiniz. 3 milyon yıl öncesinden bir insan ayağı ve 2,5 milyon yıl öncesinden bir insan elini inceleyebilirsiniz. Ziyaret edilmesini tavsiye ederim. İki kişi için 330 Rand ödedik. Şimdi baktığımda kişi başı 195 Rand. Dilerseniz Craddle of Humankind dedikleri medeniyet beşiği isimli müzeyi de gezebilirsiniz.






Son olarak arkadaşlar Johannesburg’dan İstanbul’a döndüğümde 2 gün rahat nefes alamadım. İlk defa o zaman böyle bir şey yaşadım. Johannesburg’un havası gerçekten de çok temiz.

Sabredip okuyan arkadaşlara teşekkürlerimi ve tebriklerimi iletmek istiyorum. Sabredemeyip yarıda bırakan arkadaşlara diğer yazılarımda başarılar diliyorum. Soru ve görüşleriniz , eklemek istedikleriniz olursa çok çok memnun olurum. Kalın sağlıkla.

423 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

LVİV

Comments


bottom of page